Somuncu Baba Camii Ve Türbesi – Malatya

somuncu_baba_camii_ve_turbesi___malatya.jpg

Somuncu Baba Camii ve Türbesi – Malatya: Tarih ve Mimari Harikası

Malatya’nın Darende İlçesi’nin Zaviye Mahallesi’nde gizemli bir huzur ve tarih yatmaktadır. Burada, Somuncu Baba Türbesi ve Camii, aynı zamanda Balıklı Göl’üyle ünlüdür. Türbenin yapım tarihi net olarak bilinmemekle birlikte, caminin minaresi 1686 tarihine dayanmaktadır. Bu yapılar, ziyaretçilerine hem manevi bir atmosfer sunar hem de tarihi bir yolculuğa çıkarır.

Tarihçe ve Mimari Detaylar

Somuncu Baba Türbesi, camiyle iç içe olup, Cumhuriyet devri ahşap işçiliğiyle yapılmış bir sandukaya ev sahipliği yapar. Türbeyi koruyan Şeyh Hamit-i Veli Zaviyesi’ne ait olan cami, daha önceki yapının yıkılması üzerine taş ve ahşap malzemeler kullanılarak inşa edilmiştir. Caminin güney yönünde ise bugün kütüphane olarak kullanılan dikdörtgen bir oda bulunmaktadır. Türbe içinde taş mimarili kabirler yer alırken, caminin bodrum katında Somuncu Baba Müzesi ziyaretçilere açıktır.

Somuncu Baba’nın Hikayesi

Somuncu Baba, asıl adıyla Şeyh Hamîdüddin Aksarâyî olarak da bilinir. Abdullah adıyla da anılan şahsiyet, Kayseri kökenlidir. Erdebil Tekkesi’nde eğitimini tamamladıktan sonra Anadolu’ya dönen ve Bursa’ya yerleşen Hamîdüddin, burada farklı bir yaşam tarzı benimser. Eşeğiyle odun toplayıp ekmek pişirir ve bu ekmekleri sırtında taşıyarak halka dağıtır. Bu davranışı nedeniyle kendisine “Etmekçi Koca” veya “Somuncu Baba” lakabı verilir.

Somuncu Baba’nın en önemli öğrencisi ve fikirlerini yayma konusunda etkili olan şahsiyet, Hacı Bayrâm-ı Velî’dir. Hacı Bayrâm-ı Velî, Bursa’da tanıştığı Somuncu Baba’ya katılarak tasavvuf yoluna adımını atar. Birlikte Adana, Şam, Mekke ve Aksaray’a giden Hacı Bayrâm-ı Velî, sonunda Ankara’ya yerleşir ve burada vefat ederken yanında Somuncu Baba olur.

Sonuç

Somuncu Baba Camii ve Türbesi, Malatya’nın kültürel ve tarihi dokusuna derin bir katkıda bulunur. Ziyaretçilerine manevi bir atmosfer sunarken, tarihi bir yolculuğa çıkma fırsatı verir. Bu kutsal mekanlar, Anadolu’nun dini ve kültürel mirasının önemli bir parçası olarak her yıl binlerce ziyaretçiyi ağırlamaya devam etmektedir.

Yazı gezinmesi

Mobil sürümden çık